Zeytin Ağacı ile Kaz Dağları’nın Fısıltısı

24-06-2025 16:58
Zeytin Ağacı ile Kaz Dağları’nın Fısıltısı
Çok uzaklarda, denizin tuzlu nefesiyle dağların serin yeli arasında uzanan bir yer vardı. Orası Kaz Dağları’ydı. Bu dağlar öyle sıradan dağlar değildi… Her bir yamacında bir sır saklıydı, her taşın altında bir masal uyuyordu.

Ve işte tam orada, güneşin ilk ışıklarıyla yaprakları altın gibi parlayan bir zeytin ağacı yaşıyordu. Adı Ana Zeytindi. Yaşı bilinmezdi ama dalları o kadar eski hikâyeler anlatırdı ki, dinleyen her çocuk gözlerini kapatır, bir kuş olup o zamana uçmak isterdi.

Ana Zeytin, Kaz Dağları’nın kalbine çok yakındı. Çünkü o dağların kalbi, tıpkı onun gibi şefkatle çarpardı. Kaz Dağları, her sabah sisli yorganını aralayıp uyanırken, Ana Zeytin rüzgârla dans ederdi. Rüzgâr ona dağların o gün ne düşündüğünü fısıldardı.

“Bugün dağ çiçekleri erken açtı,” derdi rüzgâr,
“Pınarların suyu daha bir serin aktı,”
“Bir ceylan göl kenarında su içti, başını kaldırıp gökyüzüne baktı…”

Kaz Dağları, eskiden beri koruyucuydu. Burası sadece ağaçların değil, insanların da nefes aldığı, yüreğini dinlediği bir yerdi. Efsaneye göre binlerce yıl önce tanrılar bu dağların zirvesinden Troya Savaşı’nı izlemişti. Ve bu dağlar hâlâ, her gece yıldızları en parlak hâliyle gösterir, rüyaları korurdu.

Zeytin ağaçları ise bu dağların en sadık dostuydu. Dallarında sabır, köklerinde bilgelik vardı. Her bir zeytin tanesi, hem geçmişin hatırası hem geleceğin vaadiydi. Çocuklar her hasatta ağacın altında toplanır, nineler en güzel dualarını fısıldardı.

“Ey toprak, ey Kaz Dağı,
Ey rüzgârda esen tarih,
Bize bereket, bize huzur ver…”

Ve böylece, Ana Zeytin her yıl biraz daha büyürken, Kaz Dağları’nın eteğinde yeni hikâyeler yeşerirdi. O hikâyeler bazen bir rüzgârla bir köye ulaşır, bazen bir çocuğun yastığına konar ve tatlı rüyalara dönüşürdü.

Çünkü Kaz Dağları sadece bir dağ değil, bir kalpti.
Ve zeytin ağaçları sadece ağaç değil, yaşayan hatıralardı.
IdeaSoft® | E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.